Die Affen und die Heuschrecken

Vor langer, langer Zeit gab es eine Zeit, wo die Trockenheit herrschte.

Es gab kein Wasser. Die Affen waren am verhungern, weil es in der Umgebung gar nichts zum Essen gab. Die Affen fingen an Heuschrecken zu essen. Die Heuschrecken versuchten alles, sich vor den Affen zu retten.

Die Heuschrecken haben sich versammelt, um nach Auswegen zu suchen. Einige meinten, dass die Affen stärker sind als sie. Und wiederum meinten andere, wenn wir alle zusammenhalten, können wir es schaffen, sie von hier zu vertreiben.

Das alles bekam ein Affe mit und erzählte es seinen Freunden.

"Wir sind die größten, wir werden alle Heuschrecken vernichten", sagten die Affen. "Wie wollen sie uns besiegen?"

Die Heuschrecken hatten keine Angst mehr und nahmen sich vor, gleich am nächsten Tag, wenn die Sonne den Gipfel des Berges erreicht hat und die Sonne richtig glüht, werden wir mit den Affen kämpfen.

Die Heuschrecken stoppten all das Wasser was es noch gab. Am Mittag fing der Kampf an.

Die Heuschrecken sagten:

"Gleich werdet ihr die Kraft des Wolfes zu spüren kriegen."

Die Affen wussten nicht, dass die Heuschrecken von Wasser und Nieselregen schreckten und versuchten mit Ästen die Heuschrecken zu treffen. Die Heuschrecken flogen alle zusammen in die Luft und flogen wie verrückt hin und her.

Die Affen waren fix und fertig, so dass sie nur noch schwarzsahen, vom hinterher jagen. Sie hatten wahnsinnigen Durst und sind Wasser trinken gegangen, aber die Heuschrecken hatten mit trockenen Blättern das Wasser abgedeckt.

Die Affen hatten keine Kraft mehr vor Durst. Die Heuschrecken nutzten dies aus und griffen von allen Seiten an. Die Heuschrecken sprangen auf die Affen. Die versuchten die Heuschrecken zu töten. Jedes mal, wenn sie dachten, dass sie getroffen haben, flogen die Heuschrecken wieder weg. Bis in die Nacht kämpften die Affen, ohne zu bemerken, dass sie sich gegenseitig getötet haben.

Nachher bekamen die Heuschrecken mit, dass drei Affen überlebt hatten und ergriffen erneut an. Auch die drei Affen waren fix und fertig. Am Abend kamen die drei Affen zu sich und sahen, dass alle anderen Affen tot waren.

Einer von den überlebenden Affen war der Führer. Er sagte:

"Wir wurden reingelegt, der Kampf sollte nicht in der heißen Mittagsstunde sein, sondern in der Morgendämmerung."

Was man später bereut, kann man nicht mehr rückgängig machen. Und so schätzten sie sich glücklich, dass sie überlebt haben. Und alle drei Affen verließen den Ort, um sich vermehren zu können.


Quelle: Übersetzung © Onur Özcanli, Schüler, 11 Jahre (!), Deutschland. Diese "Fleißaufgabe" der Übersetzung und Digitalisierung eines Schülers kann gar nicht hoch genug anerkannt werden! Danke für diese brilliante Zusendung!


Maymun ile Çerkirgeler

Çok eski zamanlarda büyük bir kuraklik olmus. Sular çekilmis, otlar kurumus. Çevredeki maymunlar, açlik çekmege baslamislar; çünkü yiyecek ne tohum, ne de yas bir kök bulabiliyorlarmis. Çaresiz kalan maymunlar, etrafi kaplayan çekirgeleri toplayarak yemege baslamislar. Çekirgeler de bu sebepten maymunlara karsi kin besler olmuslar. Iki taraf arasinda düsmanlik dogmus. Çekirgeler, kendilerini toplu hâlde öldüren maymunlara karsi koyma yollarini aramislar. Bir bölük çekirge:

-Maymunlar bizden güçlü, bizim gücümüz yetmez onlara, demis çaresizce.

-Fakat, onlarin sayisi az. Biz, güçsüz olmamiza ragmen onlardan çoguz. Eger birlikte hareket edersek, maymunlari bu civardan kovariz, demis bas çekirge.

Çekirgelerin danisma toplantisindaki bu sözleri, bir maymun isitmis. Bagirip çagirip böbürlenerek dogruca arkadaslarinin yanma gitmis. Duyduklarini bir bir anlatmis. Bunun üzerine maymunlarin kösemi, çekirgeleri tehdit edercesine uyarmis:

-Ey kaynasip duran bos belesler! Hep birlikte bir ayaga kalkarsak kökünüzü kurutuz. Neyle, hangi yolla bize karsi koyacak ve dayanacaksiniz?"

Çekirgeler, maymunlarin bu tehdidine pabuç birakmamislar. Onlarin sözlerine kulak asmayarak kendilerini nasil savunacaklarini konusmaga baslamislar. Nihayet her biri kendince bir çare ortaya koymaktan vazgeçmis. En sonunda:

-Sabah çiginin kurudugu, günes iyice yükselip ve beyinleri kaynatan bir sicak basladigi zaman, hesaplasmak için en uygun vakittir, diye kararlastirmislar, Bundan sonra bas çekirge, maymunlari vurusmaya çagirmis:

-Yarin gün ortasinda hesaplasmaya hazir olun!

Maymunlarin kösemi, herkesi toplamis ve yarinki vurusmaya hazirlik yapilmasini emretmis. Buyrugu alan maymunlar, çekirgelere vurmak için agaç dalindan, çali ve kalin otlardan silahlar yapmislar. Su içtikleri bulaklari açarak gölcükler olusturmuslar. Çekirgeler ise gün boyu otlari yiyerek güç toplamislar. Geceleyin de sürüne sürüne gitmisler ve pinarlarin gözünü kapatmislar.

Ertesi gün, tan atmis. Günes, yavas yavas yükselmis ve çig taneleri kurumus. Günes tam tepeye gelince maymunlar ile çekirgelerin savasi baslamis. Maymunlar, agaç, çali ve otlardan hazirladiklari silahlari yerlere vurarak, gürültüyle bölük bölük saldiriya geçmisler.

-Haydi, kaçarak kurtulabiliyor musunuz bakalim?

Gücünüz neye yetermis görelim?" diyerek bagirip ça-giriyörmüs maymunlar.

Gün isiginda kanatlarini sertlestiren; gerinerek ayaklarini çalistiran; yükseklere ziplayarak uçus alistirmalari yapan çekirgeler, gayet sâkinmisler. Bas çekirge:

-Günes iyice kizsin, acele etmeyin, diyerek arkadaslarini ikaz etmis. Bazi tez canli çekirgeler;

-Ahmak hantallar! diyerek korkutuyorlarmis maymunlari. "Küçücük kurdun gücünü göreceksiniz!

Hiçbir maymun, çekirgelerin sudan ve çigden korktuklarini bilmiyormus. Bu, çekirgelerin zayif ya-niymis halbuki. Maymunlar, hantalca hareketler yaparak çekirgeleri ürkütmege çalisiyorlarmis.

Günes tepeye çikmis. Yeryüzü sicaktan kavrulu-yormus. Bu sirada çekirgelerin önderi;

-Haydi vurusmaya, ileri! diyerek savasin basladigini ilân etmis.

Maymunlar, ellerindeki agaç dallari ve çalilari yere vura vura ileri atilmis. Çekirgeler, önceden yaptiklari plan geregi, ilkin hep birlikte gürüldeyerek havaya uçmuslar. Sonra bir yere konarak otlarin özsuyu ile biraz karinlarini doyurmuslar. Maymunlar, yeti-sinceye kadar uçarak havalanmislar.

Aksama kadar bu sekilde, öteye beriye kosusturan maymunlarin yorgunluktan imam gevremis, gözleri kararmaga baslamis. Susuzluktan damaklari kurumus, su içmege gitmisler. Fakat, ne görsünler? Bütün gözeler, çekirgeler tarafindan kuru otlarla tamamen kapatilmis! Damak islatacak kadar da su yokmus artik.

Maymunlarin kimildayacak hâlleri kalmadigi, çaresizlikten ne yapacaklarini bilemedikleri anda çekirgeler, sürü hâlinde uçup gelmisler. Tepeden tirnaga maymunlarin üstüne yapisarak yüzlerini gözlerini, agizlarini burunlarini, kisacasi bütün vücutlarim tirmalamislar.

-Haydi, gücünüz yetiyorsa bizi kirin bakalim! Iste, üstünüze konduk! Ayaklarinizin altina alip ezsenize! diyerek cirildiyorlarmis.

Bunu isiten bazi maymunlar, yanindaki maymunlarin tepesine toplanmis çekirgeleri öldürmek için arkadaslarini dövmege baslamislar. Bu hareketi gören diger maymunlar da "Bu, yeni bir savas usulü olmali., diye düsünmüsler. Digerlerim taklide girisen bu maymunlar da üstlerindeki çekirgeleri öldürmek niyetiyle birbirini kovalayarak pataklamaga baslamislar. Kizgin günesin altinda iyice çeliklesen çekirgeler, maymunlarin basina konuyorlar, sonra tekrar havalaniyor-larmis. Ardindan maymunlarin bu hâline katila katila gülüyor, onlarla alay ederek mest oluyorlarmis.

Maymunlarda akil kalmamis. Etrafi saran çekirgelerden kurtulmanin çaresini bulamamislar. Hantal hantal yürüyerek birbirinin yanina gidip;

-Basima konan çekirgeye vur!

-Burnumun üstündeki çekirgeyi vurup gebert!

-Yanagimi, elindeki dayakla kuvvetlice kasisana!

-Omzuma ve sirtima yapisanlari sopanla bir güzel döv! diyorlarmis. Sonra da kirip geçiriyorlarmis birbirlerini. Çekirgeler ise bir uçuyor, bir konuyorlarmis ve bu sekilde maymunlarla alay ediyorlarmis. Kisacasi, aksama kadar aman vermemisler maymunlara. Hava kararincaya kadar birbirini döven maymunlarin hepsi kirilmis.

Daha sonra çekirgeler, üç vadide üç maymunun sag kaldigini görmüsler. Hepsi beraber bu üç maymuna saldirmislar; maymunlarin kulaklarina, agizlarina ve burunlarina üsüsmüsler. Zavalli maymunlar, kendi kendilerine dövünmege baslamislar. Sonunda, onlar da halsiz düsüp yere yikilmislar. Bunlara yardim edecek maymun da yokmus. Çünkü, bütün maymunlar birbirlerini dayaktan öldürmüs. Bu üç maymun, gün batarken kendilerine gelmisler. Bir de bakmislar ki, bütün arkadaslari ölmüs. Sag kalanlardan biri de maymunlarin kösemi imis:

-Yazik, biz yaman aldanmisiz. Ögle vaktini beklemeden, sabah çiginin yogun oldugu saatlerde savasa girisseydik, bu duruma düsmezdik. Ama ne çare, pismanlik fayda vermez! Bizim sag kalisimiz da soyumuzun devami için büyük talih! Soyumuz devam edecek!

Bu sözleri söyledikten sonra, yanindaki özge maymunlari da pesine takarak baska bir yere göçmüs.

Quelle:Tilki Ile Keklik, Türkiye Türkçesine Kazandiran, Kazak Masallari, Asur Özdemir, Istanbul 2003, S. 64ff.